Su Arıtma Sistemleri Tarihi Gelişim ve Su arıtma Sistemleri
Su geçmişten günümüze kullanılan ve yaşam alanlarının belirlenmesinde büyük etkiye sahip bir unsur olmuştur. Eski medeniyetlerin yaşam yeri seçmelerinde geçim kaynağı ve beslenme için su kenarlarını tercih etmişlerdir. Su arıtma sistemleri her nekadar yeni ve modern bir gelişme gibi görünüyor olsada suyun arıtılması işlemi M.Ö 2000 li yıllara kadar dayanmaktadır. Günümüze kadar teknolojinin gelişimiyle birlikte yenilenen su arıtma sistemleri tarihte karşımıza ihtiyaçlardan doğan temiz su arayışıyla birlikte çıkmaktadır. M.Ö Mısır medeniyetlerinde suyun bulanıklığını ve kokusunu azaltabilmek için denenmiş bir çok yöntem tarihte gözümüze çarpmakta.İnsanların suyu arıtmalarındaki temel sebep ; içme suyunun bulanıklığını azaltarak suyu daha berrak bir hale getirebilme arzusuydu. Temiz veya kirli su ayırımı gözetmeksizin suyun bulanıklığını azaltmayı hedef edinmişlerdi.
Antik çağda Mısırlılar , moringa ağacının tohumlarını , Nil Nehrinin çamurlu sularındaki tortuları çökelterek kullanmaları bize suyu temizlemek için çalışmalar olduğunu gösteren ve geçmiştede içme suyunun elde edilmeye çalışıldığını gösteren bir kanıttır.
Biyolojik anlamda suyun içerisindeki patojen mikroorganizmaları veya kimyasal eklentileri fark edemeselerde suyu daha şeffaf bir hale getirmek için işlemlerden geçirmişlerdi. Fakat farkında olmasalarda bu şekilde sudaki bakterileri de sudan ayırmayı başarmışlardır. Ne yazıkki Mısırlılar yine fark etmeden bir güzel şeye daha imzalarını atmışlar.. Örneğin şuan suda bulunan askıda katı maddeleri sudan uzaklaştırmak için kullandığımız multimedia filtrasyon sistemini, eski çağlarda daha basit bir şekilde uygulamışlardır. Suyu, kum ve çakıl taşından geçirerek katı maddelerden ayırmışlardır. Ilk olarak suyu bir pet şişe veya huni şeklinde bir aparat yardımıyla sırasıyla ; Çakıl taşları, kum , çakıl taşları, kum, mangal kömürü ve son olarakta sıkıştırılmış pamuk veya süzgeç bezinden geçirmiş ve kirli suyu daha berrak bir hale getirmeyi hedeflemişlerdir. Bu sayede sudaki kaba cisimleri ve organik maddeleri sudan uzaklaştırmışlardır. Fakat suyu kimyasal anlamda temizlememişlerdir. Bu sistem bir süre sonra yerini kaynatma suya bırakmıştır. Suyu bir kab içerisinde önce kaynatıp sonra soğutup kullanmak 36-37 derece de yaşayan patojen mikroorganizmaları ve bakterileri öldürerek insanda hastalık yapabilecek tehlikeyi ortadan kaldırmaktaydı. Fakat suyu uzun süre kaynatmak suyun içerisindeki diğer gazların salınımına sebebiyet verdiği için kokuya sebep olmaktaydı.
M.Ö 300-200 yılları arasında Roma' da şehirlerin ve sanayi bölgelerinin su ihtiyacını karşılak için su kemerleri inşa edilmiştir. Suyu daha yüksek noktalara taşıyabilmek için Arşimet su vidasını icat etmiştir. Günümüzde bir çok modern endüstriyel cihazlarda pompa için örnek oluşturan su vidası arıtma sistemlerinde karşımıza pompa olarak çıkmaktadır.
Sir Francis Bacon 1627’de tuzlu sudan tuzu filtrelemek için kum filtrasyonunu kullanmaya çalıştı fakat başarılı olamadı. 1670 yılında iki Hollandalı gözlük yapımcıları taşlama ve gelişmiş büyütme lensleri parlatarak, sudaki mikroorganizmaları gözlemleyen ilk mikroskopu ürettiler.
1850 yılların ortalarına doğru Dünya da deniz suyu arıtılmaya başlanmıştır. Özellikle gemiler için su ihtiyacını karşılamaya yönelik çeşitli işlemler denenmiştir. Örneğin; deniz suyunu damıtarak yabancı maddelerden buharla uzaklaştırma yöntemiyle suyu saflaştırmışlardır. Şu an kullanılan membran teknolojisi deniz suyunu arıtmada kullanılan en gelişmiş arıtma sistemidir.
1804’te Robert Thom tarafından tasarlanan ilk belediye su arıtma tesisi İskoçya’da hayata geçmiştir. 1854 yıllarında su yoluyla kolera salgını yayıldığında sebebi; kanalizasyon suyunun su pompası kirliliğiydi. Fakat kum filtrelerinin yerleştirildiği bölgelerde salgın daha az görüldüğü gözlemlendi. Bu sorunu çözmek için de suyu arıtmak için klor kullandılar fakat suyun güvenliğini garanti etmek için yeterli olmadığını anladılar. Bulaşıcı hastalıkları engellemek için kullanılan klor etkili bir kimyasaldı ve fazla kullanımında insan bedeni için büyük tehditler oluşturmaktaydı.
Günümüzde hala şehir şebeke sularına katılan klor bir devlet uygulaması haline gelmiş durumda. Hem kokuyu hemde bulaşıcı hastalıkların riskini azaltması sebebiyle de yılın mevsim geçiş dönemlerinde özellikle yaz aylarında bu oran arttırılarak sular daha sert bir hale gelir.
Bir çok şekilde hayatımıza kazanımlar yaptıran su arıtma teknikleri günümüzde son teknolojisiyle karşımıza çıkıyor. Şu anda kullanılan Reverse Osmos teknolojisi ile su arıtmada temel olarak iki aşama bulunuyor. İlk aşamada arıtılacak su, bir takım ön temizleme işleminden geçiriliyor. Bu işlem sırasında katı parçalar olabildiğince sudan ayıklanıyor. İkinci aşamada su, pompalanarak yüksek basınçlara ulaştırılıyor ve sonra ayrıştırıcı zarlardan geçiriliyor. Geçmişte karşımıza çıkan bir çok ilkel prensibin teknolojiyle harmanlanmasıyla oluşturulan bu sistem öncü bir teknik olarak hayat buluyor. Su arıtma cihazlarına olan ihtiyaç gün geçtikçe artarak ilerleyen dönemlerde herkesin kendi suyunu kendi üretme isteğini ön plana çıkartacaktır. Sulardaki güvensiz depolama ve bekletme insanlar için büyük tehdit haline gelmeden bir su arıtma cihazı edinmek sizin için de daha uygun olacaktır. Su hayattır ve hayatımız kıymetlidir. Bizlerde hem kendi sağlığımız için hemde doğanın bize sunduğu fikirleri hayata geçirmek için size öncülük etmekten memnuniyet duyacağız ..
Blogger : Şeyda Ayaz