Blog Detay

Su Arıtma Cihazları ile Ne Kadar Tasarruf Sağlarız?

   Su arıtma sistemleriyle birlikte kolayca sağlıklı suya ulaşmayı başarmış bulunuyoruz.  Su arıtma cihazlarında kullanılan filtreler sayesinde hem suyunuzu sağlıklı bir şekilde arıtıyorsunuz hem de taze ve güvenilir bir suya ulaşmış oluyorsunuz. Peki su arıtma cihazlarının aynı zamanda bizi ekonomik rahatlığı da kavuşturduklarının farkında mıyız? Bir su arıtma cihazı sudan tasarruf sağlayıp doğaya ve çevreye katkı sağlarken bizlerin cebine de katkı sağlıyor. Nasıl mı gelin inceleyelim.

  Her an taze suya ulaşabilme imkânı sunan ve bizleri su taşıma zahmetinden kurtaran su arıtma cihazları, aynı zamanda cebimizi de düşünmektedir. Kısa bir hesap yapacak olursak: 4 kişilik bir ailenin yeme, içme, meyve sebze yıkamak için haftalık ortalama 4 damacana su kullandığını varsayalım. Damacana başına 9 TL ödedikleri göz önüne alındığında haftalık 9x4:36 TL, aylık bu ücret 144 TL, yıllık 1728 TL yapacaktır. 10 yılda ise 17280 TL yi bulacaktır. Günümüz şartlarında hiçte göz ardı edilmeyecek bir rakam bu aslında. Yani bir arıtma cihazı edinip bunu 10 yıl kullanmanız sonucunda arıtma cihazı sizi bir araba sahibi yapabilir.

  Su arıtma cihazı bakımları ve filtre fiyatları ile size yılda max: 250 tl masraf çıkartacaktır. Bunu hazır et veya damaca ile kıyasladığımızda aradaki fark tam; 1478 TL olacaktır. Sadece hazır içme suyuna ödediğiniz faturanızın dışındaki tutar bu. Bir de şöyle düşünün hem şebeke suyu faturası hem de içme suyuna ödediğiniz tutar neden yalnızca hazır suya ödediğiniz tutarla aynı olsun ki?

  Yüksek tutarları parçalar halinde ödemek bize her ne kadar az gibi gelse de, bir ailenin içme suyuna ulaşmak için ödediği bu tutar hiçte göz ardı edilesi cinsten değil. Su arıtma cihazları sağlığınız kadar cebinize de dost olacaktır.

Vücudumuzda suyun asıl görevi nedir?

    Suyun hayatımıza girişinin bir tarihi yoktur. Çünkü su insanlıkla birlikte var olmuş ve yaşamsal bir unsur olmuştur. Susuz bir hayat düşünülemez. Zaman içinde yapılan araştırmalarla suyun insan vücudu için her geçen gün yeni bir faydası ortaya çıkmaktadır. Su insan vücudunda kalıtımsal ve yapısal her anlamda ana unsurdur. Su insan vücudunda sindirilmeyen tek bileşiktir. Su hangi organa geçiş yaparsa yapsın fazla olmadığı sürece hiçbir reseptör dur demez. Herhangi bir denetimden geçmez. Suyun vücudumuzda üstlenmiş olduğu yapısal görevler söz konusu olduğundan, çok fazla olmadığı sürece hiçbir reseptör dur demez ve su molekülleri vücudumuzun her noktasına ulaşır. Su insan vücudunda sindirilmediği içinde görevi yalnızca dengeyi sağlamaktır. Vücudun kişi ağırlığına göre %55-%60 ı sudan oluşur. Su sadece vücutta organlarda değil; kanda omurilikte ve vücudun birçok yapısal işlev gören kısmında bulur. Yani su vücudumuzun bir mineral kaynağı değildir. Mineralleri vücut alınan besinlerle sağlar. Sudan alınan mineraller ve vitaminler en fazla 30-50 gr peynirle dahi alınabilir. Suyun vücudumuzdaki asıl görevini sıralayacak olursak;

Taşıma işlevini yerine getirir.

Sindirim sürecinde mutlaka yer alır ve de aynı zamanda sindirimin olmazsa olmaz bir parçasıdır. Yani siz o anda yemeğiniz ile birlikte su içmemiş dahi olsanız, vücudunuz depoladığı sudan kullanarak sindirim yapar. Buradan da yemeklerde su tüketmenin önemini görmekteyiz.

Vücut ısısını ayarlar. Özellikle sıcak havalarda vücutta terleme ve buharlaşmayı sağlayarak, vücudun serinlemesini etkiler.

Çözücü olarak görev alır.

Beyni dış etkenlerden koruyan önemli bir kalkandır.

İdrar sisteminin çalışmasında da en önemli unsur olarak karşımıza çıkıyor.

Böbreklerde taş oluşumunu engeller.

Böbrek sağlığını korur.

Vücutta eklem sıvısının yapısında bulunan su, hidrolik düzenin sorunsuzca çalışmasını sağlar.

Cildin sağlıklı ve esnek olmasını sağlar.

    Bunlar sadece suyun görevlerinin belli başlılarıdır. Fakat tüm bunların sorunsuz gerçekleşmesi kaliteli ve filtrelenmiş temiz bir su tüketmeniz gerekir. Suyun her zaman aynı kalitede ve doğallıkta olmadığını biliyoruz. Temiz ve kaliteli suyu kendi imkânlarınızla ancak arıtma sistemleri edinerek elde edebilirsiniz. Amerika’da ve yurt dışındaki birçok evde su arıtma cihazı kullanımı oldukça yaygındır. Ve uzmanlar başlıklarıyla dikkat çeker; ‘Parası olan bir arıtma alsın olmayan ise çeşmeden su içsin’. Burada iki şeye dikkat etmenizde fayda var. İlki parası olan denilmiştir sebebi ise fiyatların oldukça yüksek olmasıdır. Hâlbuki Türkiye’ de arıtma sistemleri her ailenin bütçesine uygun olarak karşımıza çıkar. Bir diğeri ise çeşme suyu içmeleri söylenmiştir. Sebebi bir önceki makalemizde açıkladığımız pet şişelerin ve hazır suların tehlikesi. Çünkü pet şişelerde bekleyen sular şebeke sularımızdan daha kirlidir. Sağlığınız ve hayat kaliteniz küçümsenmeyecek kadar kıymetlidir. Eğer kaliteli bir su içmek istiyorsanız kaliteli bir su arıtma markası tercih edin.

    Sağlıklı suyu size kaliteli bir hizmet ile sunan Waterstation su arıtma sistemleri her ailenin bütçesine ve her ailenin kullanımına uygun tezgah altı modelleri ve sebilleriyle karşınıza çıkıyor.

Kalite asla tesadüf değildir. Emekler değerlerle anlaşılır. Sağlığınız için emek verin.

Blogger: Şeyda Ayaz

Yaz Aylarında Serinleten Tarifler

Yaz aylarının gelmesiyle beraber susuz kalan vücudumuz bize susama isteğini arttırarak sinyaller vermekte. Ama sürekli su tüketmek istemememiz ya da su yerine farklı içecekler tüketmemiz bizi biraz yanılgıya düşürmeye sebep olmakta. Kilomuzla ve yaşımızla doğru orantıda olan günlük içmemiz gereken su miktarı yaz aylarında ki aktifliğimizle birlikte değişiklik göstermekte. Öyleyse sürekli susamamızı sadece suyla değil biraz da serin içeceklerle azaltmak istememizde gayet tabii normal kabul ediliyor. Fakat tükettiğimiz gazlı içecekler ve kafein oranından zengin içecekler bizi susamaktan alıkoyduğu için tercihen fazla tüketilmemelidir. Susuzluğumuzu gidermek için içeceğimiz içeceklerin bizi ferahlatıp susuzluk isteğimiz geçirmenin yanı sıra vücudumuzu yormamasına da özen göstermemiz gerekiyor. İçeceğimiz suyun günlük kaybettiğimiz suyla doğru orantıda olması da bizim için önemli bir faktör olmalıdır. Günlük olarak vücuttan yaklaşık 10 bardak (2,5 lt) su kaybı olur. Yaz mevsiminin gelmesiyle bu oranlar aşağıdaki gibi değişiklik gösterebiliyor.

İdrar: 4-6 bardak

Terleme: 2-4 bardak

Solunum:1,5 bardak

Feces (dışkı): 2/3 bardak

 Bu bağlamda su, mevcut birçok içecek arasında sizin için en uygun tercih olacaktır. İkinci bir tercih olarak kaybedilen elektrolitlerin yerine gelmesi açısından ayran uygun bir diğer tercih olabilir. Taze sıkılmış meyve suları da (bekletilmeden içildiği takdirde) vitamin içeriği ve antioksidan (bağışıklık sistemini destekleyici) özelliklerinden dolayı tüketilebilir. Çay, kahve gibi içecekler ise bir noktada bir parça sıvı ihtiyacını karşılasalar bile diüretik (sıvı arttırıcı) etki göstermelerinden ötürü uzun vadede tercih edilmesi pek tavsiye edilmeyen içecekler arasındadır. Çünkü bazılarımızın demlik demlik bol şekerle tükettiği çay böbrek tarafından atılacağı için sıvı arttırıcı özelliği sebebiyle bize daha fazla sıvı kaybettirecektir. Su yerine içilebilecek bir diğer sıvı ise maden suyudur. Mineral içeriği yüksek, bikarbonat yönünden zengin maden suları her yaşa uygundur. Bunun yanı sıra az miktarda asidik yapısı ve karbondioksit miktarı nedeni ile günde 1 litreden fazla içilmesi önerilmez. Hatta tansiyon ve böbrek rahatsızlıkları olanların doktor kontrolünde tüketmeleri önerilmektedir. Maden sularının tadını beğenmeyenler için tüketimi arttırmak adına aroma katılarak teşvik arttırılmaya çalışılmaktadır. Bu katkılar maalesef maden suyunun su yerine tüketilmesini önlemektedir. Maden suyunu içerken tadını beğenmeyenler, içerisine limon sıkmak suretiyle de tüketebilirler. Böylece doğal bir aroma kazanmış ve bir miktar karbondioksit gazı uçmuş olur.

 Su ihtiyacımızı yalnız içeceklerden gidermek yerine tercih edeceğiniz şeker oranı düşük bol sulu meyveler de vücudun ihtiyaç duyduğu su miktarını dengeleyerek susuzluğunuza iyi gelecektir. Su içmenin eziyet haline gelmemesi adına suyunuzu fresh bir hale getirerek hem su içip hem de size su içtiğinizi hissettirmeyecek içecekleri de tercih edebilirsiniz.

 Yaz boyu tükettiğimiz ve içmekten büyük keyif aldığımız bir tarifi sizinle de paylaşmak istedik.

MALZEME:

• 3-4 dilim tatlı ve sulu kavun
• 1 adet misket limonu / dilimlenmiş
• 4 dal taze nane
• 1,90 litre alkali su

HAZIRLANIŞ:

• Tüm malzemeyi bir sürahiye veya kavanoza koyun ve buzdolabında 3-4 saat bekletin. Alkali sudan yaptığınız  buzu bardaklara koyup üzerine hazırladığınız tarifi döküp servis edin. Şimdiden afiyet olsun.

Blogger: Şeyda Ayaz

Su Arıtma Filtreleri

  Su arıtma filtreleri bir su arıtma cihazının kullanım süresi ve suyun kalitesini belirleyen en önemli faktördür. Su arıtma cihazlarında filtre bakımı yaptırmak suyunuzu daha lezzetli almanıza ve daha kaliteli bir su içmenize fayda sağlayacaktır. Su arıtma filtrelerinde bazı önemli noktalar vardır. Su arıtma firmalarının aynı ürünü farklı fiyatlarda satmasının asıl sebebi kullanılan malzemelerin kalitelerindeki farklılıklardır. Filtreler sarf malzemelerdir.  İçinden ilk su geçmeye başladığı an itibari ile kullanım başlar ve belli bir kullanım tarihi vardır, dolayısıyla düzenli değiştirilmediği takdirde cihaz sağlıklı su üretmeyecek ve amacına ulaşamayacaktır. Ayrıca değişim yapılmayan filtrelerde arıtma sağlanamadığı için suyu geri itme durumu ile birlikte cihazda su kaçağı oluşturup farklı maliyetlerde hasarlar meydana getirecektir.

  Birçoğu satıcı filtrelerdeki gramajları farklı tutup ucuz malzeme kullanarak filtreleri uygun fiyattan satmaktadır. Kaliteli ve insan sağlığını tehdit etmeyen filtre değişim ücretleri orijinal firmalarda garantili ve ücretsiz servis imkânı ile yapılmaktadır. Maliyetinden uygun yapılan filtre değişimleri müşteriye ne kadar cazip gelse de kullanılan malzemelerin ucuz olması ve orijinallik ifade etmemesi sebebiyle sağlık açısından bakıldığında bir tehdittir. İnsan sağlığı için bu denli önemli olan ve maliyet olarak bir külfet oluşturmayan filtreler düzenli ve orijinal değiştirilmediğinde kötü sonuçları beraberinde getirecektir.

  Kullandığınız su arıtma cihazınızın filtreleri:

• Orijinal olmalı
• Yarı ömrü kadar garantili olmalıdır.
• NSF onaylı olmalıdır
• Servis desteği olan bir firma olmalı
• Gerekli test ve analizlerden geçmiş olmalı
• Denetlenmiş ve onaylanmış olmalıdır.

  Maalesef günümüzde orijinal olmayan filtreleri orijinal diyerek değiştiren ve sonrasında cihazınızda arızaya sebep olan bazı firmalar vardır. Orijinal olmayan bir filtre kullanmanız 6-8 ay ömrü olan ön takı filtrelerin ömrünü 3 aya indirerek membran filtrenizi hızla tıkanmasına sebep olur. Orijinaliyle yarı yarıya fiyat farkı olmayan bu filtreler:

• Sağlığınızı olumsuz etkiler
• Suyunuzun uygun olmayan malzemelerden geçerek size ulaşmasına
• Diğer filtrelerinizin hızla tıkanmasına
• Daha fazla harcama yapmanıza
• Sağlıklı suya ulaşmaya çalışırken hayat kalitesini düşürerek sağlığınızdan olmaya bile sebep olabilir.

  Su arıtma filtrelerinin ne denli önemli olduğunu anladığınız da hem cihazınızın ömrünü uzatmış olur hem de sağlıklı suya uygun fiyatla ve az sorunla ulaşmış olursunuz.

 Blogger: Şeyda Ayaz

Su Kirliliği Nedenleri

   Coğrafi konum olarak su kaynakları bakımından zengin bir konumda yaşamaktayız. Her yıl yüzlerce turist ve yerli halk denizlerimize akın etmekte. Peki biz su kaynaklarımıza yeterince değeri önemi gösteriyor muyuz?  Coğrafi konum olarak iyi denecek derecede yağış almakta olan ülkemiz, kurak bölge sayısı oldukça az olan bir bölgededir. Tatlı ve tuzlu kaynaklarını bir arada barındıran ülkemiz ekolojik canlılığı da oldukça yüksek seviyede barındırmakta. Peki miras değerinde değerli olan bu suya neden yeterince değer göstermiyoruz? Su zengini olduğumuz için azlığını görmeden suya hakettiği önemi vermeyecek miyiz? Her an musluğunuzu açtığınızda midenizi bulandırmayacak seviyede temiz suyu elinizin altında bulmanız mı size suyun değerini hatırlatmıyor? Yoksa su kirliliğinden kaynaklı hastalıkların oran olarak ülkemizde yok denecek kadar az seviye de olması mı? Şebeke sularının arıtılıp temiz suya dönüşmesi de tabiki temiz ve sağlıklı suya ulaşmamız da büyük bir etken. Su bakımından oldukça zengin bir durumda olmamız bizi hem ticaret hem su sporları hem de turizm yönünden oldukça iyi etkiliyor. Peki su kirliliği neden ortaya çıkıp bir tehdit oluşturuyor?

   Tüm bu sorulara cevap verecek olursak birkaç neden sıralayabiliriz... Ama önce su kirliliğinin kısa bir tanımını yapalım; Su kirliliği suyun fiziksel, biyolojik ve kimyasal olarak kirlenmesi demektir. Su kirliliğine birçok kaynak neden olabilmektedir. Hava ve toprağın kirlenmesi, insanların buna katkısı ve birçok neden daha vardır.

    Havanın ve toprağın da kirlenmesi, suyun dolaylı yoldan kirlenmesine neden olur. Su kirliliği evsel ve endüstriyel olarak iki grupta toplanabilir. Evsel atık, biz ev halkının ve suyu üretimde kullanmayan tüm iş yerlerinin ürettiği atık sudur. Su kirliliği denilince çoğu zaman akla önce endüstriyel kirlilik gelmektedir. Gözümüzün önüne derelere pis su deşarj eden fabrikalar gelmektedir. Ancak, evsel atık olarak nitelendirilen atıkların da su kirliliğinde rolü büyüktür.

    Kirlenen denizlerde azalan oksijen ve ölü hayvan leşleri nedeni ile koku ve kirlilik her saniye artacaktır. Soluduğumuz oksijenin %70’ini suda yaşayan planktonlar üretir. Su kirliliği arttıkça sudan gelecek oksijen miktarı da kısıtlanacaktır. Bu nedenle havada ve karada yaşayan insanlar da dahil tüm canlıların oksijensizlikle yüzleşmesi gerekmektedir.  Su kirliliği yaşamın sonunu getirebilecek bir sorundur aslında. Oksijen kirliğine ve ekolojik dengede bozukluğa yol açan bu durum önüne geçilmezse geri dönüşü olmayan sorunları beraberinde getirecektir. Endüstriyel kuruluşların atıklarının arıtılmadan akarsu ve göllere verilmesi veya bu atıkların toprağa gömülmesi sonucu bu atıklar yağmur sularına karışarak yeraltı sularının kirlenmesine sebep olmakta. Özellikle büyük şehirlerde kurulan sanayi fabrikalarının sıvı ve katı atıklarının da su kirliliğine neden oldukları bilinmektedir. Ayrıca, sanayileşmenin gelişmesi ile şehirlere göç olayı daha da hızlanmış, bunun sonucunda da hızlı ve düzensiz kentleşme ortaya çıkmıştır. Şehirlerdeki nüfus artışı ve buna bağlı olarak kentleşmenin yarattığı atıkların artış göstermesi, tarımsal mücadele ilaçlarının ve kimyasal gübrelerin bilinçsizce ve kontrolsüz kullanımı da göz önüne alındığında “su kirliliğine” etki eden unsurların önemi ortaya çıkmaktadır. Deniz ve göl kenarı gibi ortamlara yakın kurulan büyük şehirlerde evsel atıkların fazlalığı göz önüne alınırsa, kirlenmenin buralarda önemli boyutlarda yaşandığı açıkça görülebilir. Su kirliliğini oluşturan diğer etmenlerin başında lağım suları, petrol atıkları ve nükleer atıklar, kimyasal kirleticiler ve tarımda verimi artırma amacıyla kullanılan doğal ve yapay maddeler, tarım ilaçları ve radyoaktif atıklar yer almaktadır. Bu atıklar arıtılmadan su ortamlarına boşaltıldıklarında ya da bu atıklarla kirlenen topraklardan sulara taşındıkları zaman su kirliliğine neden olurlar. Bir çoğumuzun hatırlayacağı gibi Halkalı semtinde yıllarca hastalık ve şikayetlere yol açan evsel atıkların biriktirilmesi bir süre gündem olmuş ve terkedilen tercih edilmeyen ilçe olarak ön yargıya itilmemize sebep olmuştu. Veya hatırlarsanız Haliç nehri bir süre önce kötü kokuların salındığı ve insanların uzak durduğu bir yer olmuştu. Peki biz tüm bu saydıklarımız için önlem almazsak geleceğimizin şu an temiz olan Haliç veya Halkalı semtinden ne farkı kalacaktır?

   Özellikle tarımsal alanlarda üretimi artırmak amacıyla kullanılan kimyasal gübreler, böceklerle savaşmakta kullanılan bir takım kimyasal zehirler yağmur suları ile toprak altına geçerek yeraltı sularının kirlenmesine sebep olabilmektedirler. Su kirliliği tüm canlıların sonunu getirebilecek oldukça büyük bir sorundur. İnsanlık olarak farkındalık yaratmalı ve SU KİRLİLİĞİNİN önüne geçmeliyiz.

Blogger: Şeyda Ayaz