Şebeke Suyu Ve Hazır Sular Arasındaki Fark nedir?
Soğuk ve lezzetli bir su içtiğimizde vardığımız o keyfin tarifi yoktur. Bu suyun soğuk ve lezzetli olması yeterli midir peki? Yani içtiğiniz suyun tadının güzel olması temiz olması anlamına mı gelir? Tabi ki hiç kimse sağlıksız bir suyu keyifle içmez. Tabi bu suyun sağlıksız olduğunu bilmeden içiyorsa o da ayrı bir konudur. Kimilerimiz suyu çeşmeden içer kimimiz ise buna para öder ve ambalajlanmış olarak alır. Şişelenmiş suyun fiyatlarının yüksek olması ve ya ambalajlarının temiz görünmesi bu suyun sağlıklı olduğunu sanmamıza sebep olan bir etmendir. Fakat bu da bildiğimiz yanlışlardan yalnızca biri.
Şişelenmiş, ambalajlı veya damacana içinde satılan su şebeke sularımızdan daha mı kaliteli? Ya da bu sular ne sıklıkla denetleniyor? Bunlar maalesef bize empoze edilmiş, bilinçaltımıza gördüğümüz reklamlarla sağlıklı su olarak yerleşmiş yanlış olan doğrulardır. Bilindiği üzere şehir şebeke sularımız her gün hatta günün belirli aralıklarında test edilen sulardır. Şehir şebeke sularının denetlenmesi ise altyapısal sorunlardan dolayı yetersiz kalan bir unsurdur. Şebeke sularımızın evlerimize gelene kadar temiz olması ve musluğumuzdan kirli akması kentleşmeyle birlikte yaşanmaya başlamış sorundur. Çünkü çok uzak değil 10 yıl öncesine kadar birçoğu kesim gönül rahatlığıyla çeşme suyunu alıp içerdi. Fakat artan nüfus ve altyapısal sorunlar, binaların tesisatlarının eski olması gibi durumlar sularımızın paslı kokulu ve renginin bulanık olmasına sebep olmuştur. Fakat şebeke sularımız evlerimize ulaşana dek temizdir. Amerikalıların büyük çoğunluğu için, musluktan doldurulan bir bardak ile şişeden doldurulan bir bardak, bunların sağlık ve besin kalitesi bakımından neredeyse aynıdır. Bazı durumlarda kamu kaynaklı çeşme suyu, genelde daha sık test edildiği için aslında daha güvenilir olabilir. Damacana suları göründüğü kadar masum olmayan sulardır. Dolum, ambalaj ve dağıtım aşamaları bir yana dursun bu suların 18 ay raf ömrü olması da ne kadar sağlıklı olduğunun sorgulanması gereken bir durumdur. Hazır sular maruz kaldıkları güneş ışınları ve ısınıp soğumasıyla beraber birçok kimyasal ve ambalaj içindeki plastiklerin yaydığı kanserojen maddelere maruz kalır. Evimiz de kullandığımız suyun güvenilirliğini sağlamak bizim sorumluluğumuzdur. Fakat damacana ve hazır sular için yapabileceğimiz pekte bir şey yoktur. Tek yapabileceğimiz şey bu suyu tüketmekten kaçınmak olacaktır. Damacana ve hazır suların ne sıklıklarla denetlendiği noktasında da bir çok soru işareti vardır. Çünkü bu sular denetlense bile bizler bu sonuçları pek görmeyiz. Çoğu kimsenin bu suyun denetimini araştırması bir yana dursun içeriğine dahi bakmadığı göz önüne alınırsa bunun nasıl yaygın kullanıldığını anlamamızda kolaylaşır.
Birçok içecek üretici firması insanların araştırmaya başlamasıyla birlikte farlı bir yol izleyerek ambalajları hatta şişeleme şekillerini değiştirmiştir. Çünkü her yıl kullanılan şişe suyunun maliyetleri göz önüne alındığında bu su evlerimizde ki suya nazaran oldukça fazladır.
Ayrıca bir şişe suyu üretmek için gereken su, onu doldurmak için gereken sudan daha fazladır. Uluslarası şişe su birliği'nin geçenlerde yaptığı bir çalışmada, Kuzey Amerika şirketlerinin bir litre şişe su yapmak için 1.39 litre su kullandığına rastlanmıştı. Bu da şişe suların da üretim aşamasında filtrelendiğini kanıtlar niteliktedir.
Şişe sularının, şebeke suyuna nazaran daha sağlıksız ve daha riskli olduğunu söylemek bu bilgilerden sonra çokta yanlış olmayacaktır. Siz de tükettiğiniz suya önem verin. Su insan hayatının kalitesini belirler.
Kaliteli bir yaşam için sağlıklı su için.
Blogger: Şeyda Ayaz
